Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutladı. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün mücadelenin, sendikal örgütlenmenin ve emeğin gücü anlamına geldiğini söyleyen Geylan, “Çalışma hayatının türlü zorluklarına rağmen canını dişine takarak çalışan, ekmek parasını alnının teri ile kazanan, hakları için mücadeleden asla vazgeçmeyen tüm çalışanlarımızın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun” dedi.
Memurların, işçilerin, emeklilerin, asgari ücretlilerin bu ülkenin temel dinamikleri olduğuna dikkat çeken Geylan, 1 Mayıs’ın örgütlenmenin öneminin vurgulandığı, bu ülkenin çalışan, emekli, işsiz kesiminin sorunlarının tartışıldığı ve bu sorunlara çözüm üretildiği, çalışanların özgürleştirildiği, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin belirlendiği ve bunların hayata geçirildiği, çalışma hayatında adaletin, liyakatin, ehliyetin öncelendiği bir gün olmasını temenni etti.
Salgın nedeniyle tam kapanma sürecine girildiğini, 1 Mayıs kutlamalarının yapılamadığını söyleyen Geylan, “Çalışanların hak mücadelesinin çok önemli bir parçası olan, cesaretle alanlara inerek sesini yükselten, kamunun geleceği için doğru bildiklerinden şaşmayan, şaşanları ifşa eden Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen, bu ülkenin çalışan, üreten, emekçi kesiminin sorunlarını anlatmaya devam edecektir. Dışarıdan eklemlenerek, aslında hak mücadelesini itibarsızlaştırmaya ve mücadelenin hızını kesmeye yönelik atılan adımlar bizi yolumuzdan çeviremeyecektir. ” diye konuştu.
Salgın döneminde sağlık ve eğitim çalışanlarının büyük gayret ortaya koyduklarını söyleyen Geylan, şunları kaydetti: “Bu sürecin kahramanları hiç şüphesiz öncelikle sağlık çalışanlarımız… Kimisi hastaları iyileştirirken virüse yakalanarak aramızdan ayrıldı, kimisi sağlığına kavuşarak yeniden görevinin başına döndü. Yeri geldi en sevdiklerinden, çocuklarından, ailelerinden ayrı kaldılar, yeri geldi en karanlık anlarda umut yeşerttiler. Hayatlarını riske atarak insanüstü bir gayret ortaya koyan tüm sağlık çalışanlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızı da minnetle anıyoruz” dedi.
Tıpkı sağlık çalışanları gibi eğitim çalışanlarının da salgın döneminde canhıraş görev yaptığını belirten Geylan, hayatını kaybeden eğitim çalışanlarına bir kez daha Allah’tan rahmet dilerken, eğitimcilere gösterdikleri özverili çalışmalar nedeniyle teşekkür etti. Öğretmenlerin uzaktan eğitimi süreci ile ilgili hiçbir tecrübesi olmamasına rağmen uzaktan eğitimi son derece etkili ve verimli bir şekilde sürdürdüklerini bildiren Geylan, “Öğretmenlerimiz hem uzaktan eğitim sürecini doğru ve sağlıklı bir şekilde yönetti hem de çocuklarımızın öğrenme kayıplarını en aza indirebilmek için her türlü gayreti gösterdi. Öte yandan öğretmenlerimiz bir yandan eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürürken, bir yandan da Vefa Destek Gruplarında gönüllü olarak görev aldı. Yüz yüze eğitim yaparken ya da Vefa Destek Gruplarında çalışırken koronavirüse yakalanan çok sayıda öğretmenimiz ve eğitim çalışanlarımız oldu. Onların bu fedakârlıklarını toplumuzun unutmayacak. Bu noktada 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde geleceğimiz, aydınlık yarınlarımız olan olan çocuklarımızı yetiştiren ve çok zor bir görev ifa eden öğretmenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz” dedi.
Çalışma hayatında yaşanan ayrımcılıklara, hak gasplarına, liyakatsiz atamalara da dikkat çeken Geylan, şunları kaydetti: “Çalışma hayatımız ne yazık ki mayın tarlasını andırmaktadır. Nereye ayağımızı bassak mayın patlamaktadır. Bunun en önemli nedeni kamuda yapılan yandaş atamalar, hak gaspları, liyakat ve ehliyet ilkelerinin gözetilmemesidir. İş öyle bir noktaya ulaşmıştır ki, sözde STK’lar, sendikalar çalışanların iradelerini baskı altına almaktadır. Çalışanların iradesini pazarlayan bir anlayışla hareket eden, sendikal esareti merkezine alan, gayri ahlaki tutumlar sergileyerek çalışanları örümcek ağı ile sarmalayan bu yapılar için önemli olan işini layıkıyla yerine getirme, bilgi ve tecrübe, donanım değil; kamuyu biat kültürüyle beslenenlerle donatıp, ideolojik yapıları ve siyasi düşünceleri kendisine yakın olanları semirtip kamu düzenini ele geçirmektir. Şu bir gerçektir ki; bu arazlı anlayışa payanda olan her adım kamuyu çökertmektedir. Yapılması gereken; kamuyu vesayetçi anlayıştan kurtararak, sendikal ayrımcılığa geçit vermemek, kamuyu paralel her türlü yapılanmadan arındırmaktır. Ünlü düşünür İbn-i Haldun “Devlet, yönetimini ele aldığı insanlara eşit davranmalıdır. Kendisine yakın olanları kayırmamalı ve haksızlığa yol açacak davranışlar içerisinde olmamalıdır” demişti. Bu sözün gereğinin yerine getirilmesi, devletin gücünü başka yapılara teslim etmemesi noktasında da önemlidir.
Pandemi döneminin ekonomiye çok büyük olumsuz etkisi olduğuna vurgu yapan Geylan, bütün sektörler itibariyle ciddi bir daralmanın yaşandığını kaydetti. Ekonomik kayıpların arttığı, binlerce insanımızın işini kaybettiği, borçlanmaların ciddi oranlara ulaştığı bir dönem yaşandığına dikkat çeken Geylan, “Ekonomik kayıpların faturası büyük. Devletimiz kısa çalışma ödeneği, işten çıkarmaların yasaklanması gibi birtakım tedbirleri hayata geçirmiş olsa da bunlar ne yazık ki tam anlamıyla yeterli olmuyor. Bakınız Türkiye Kamu-Sen’in 2021 Mart ayına ait asgari geçim endeksi sonuçlarına göre dört kişilik bir ailenin 8.364,21 TL’ye yükselmiş olan asgari geçim haddinin bir önceki aya göre 126,75 TL, %1,54 oranında arttığı belirlendi. 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Mart 2021 verilerine göre günlük 66,011 lira olduğu belirlendi. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.980,33 lira oldu. Hal böyle olunca ekonomik kayıpların önüne geçmek için daha güçlü tedbirler almak durumundayız” diye konuştu.
1 Mayıs’ta kamu çalışanlarının taleplerini de sıralayan Geylan, şunları kaydetti: “Kamu çalışanlarının gözü, kulağı öncelikle ek gösterge oranların artırılmasındadır. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ek gösterge sözünün 3 yıldır hayata geçirilmemiş olması hayal kırıklığı yaratmaktadır. Talebimiz; kamu çalışanlarının ek göstergelerinin artırılması, ek göstergeden faydalanamayan yardımcı hizmetler sınıfının da ek göstergeden yararlanmasının sağlanmasıdır. Hükümetten, 1 Mayıs’ta ‘ek gösterge’ müjdesi bekliyoruz.
Bu yıl Ağustos ayında 2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri yapılacak. Kamu çalışanlarını pazarlayan, masada satan, çalışandan çok işverenin hak ve menfaatlerini gözeten anlayışa son verilmesi kamu çalışanlarının geleceği açısından çok önemlidir. Artık kamu çalışanları kendilerine ölümü gösterip sıtmaya razı eden anlayışa ‘dur’ demeli, yüzde 3’lük zam oranları ile yapılan aldatmacaları elinin tersiyle itmeli, mali ve özlük haklarının geriye götürülmesine izin vermemelidir. Umuyoruz ki 1 Mayıs’ı kutladığımız bugünden sonra kamu çalışanları toplu sözleşme masasında kendilerini akıl ve izanla, ferasetle temsil edecek sendikaları yetkilendirir. Bu toplu sözleşme döneminde, sendikaların taleplerine kulak tıkanmaması, salgının yarattığı ekonomik kayıpların telafi edilmesi, maaşların artan enflasyon karşısında erimemesine yönelik kararlar alınması en büyük temennimizdir.
Öte yandan;
Bu vesileyle Türk Eğitim-Sen olarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyor; bu ülkenin gelişmesinde emeği olan herkesin büyümeden hak ettiği payı almasını, ülkemizde refah içinde yaşamasını, adil ve liyakatli uygulamalarla hem kamu çalışanları arasında huzur ve barışın sağlanmasını hem de kamu düzeninin en etkin ve verimli şekilde yürütülmesinin sağlanmasını temenni ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.